KFC ve Pizza Hut’ın bağlı olduğu ABD merkezli Yum! Brands, Türkiye franchise şirket İş Gıda ile anlaşmasını Ocak 2025 itibariyle feshetti.
Henüz 2023 yılında İş Gıda’nın sahibi İlkem Şahin’e “yılın franchise sahibi” ödülünü veren Yum! Brands, fesih gerekçesi olarak İş Gıdanın Yum! Brands standartlarını karşılayamadığını belirtti.
Bunun üzerine İş Gıda 7,7 milyar TL borcu nedeniyle konkordato ilan etti.
Türkiye’de bulunan 283 KFC ve 254 Pizza Hut restoranı durumdan etkilendi ve kapandı.
7 bine yakın işçi son ay ücret, kıdem, ihbar, yıllık izin haklarını alamadı.
İşçiler, iş çıkışlarının yapılmamış olması içeride kalan haklarının alınmasına engel olabileceği nedeniyle bir süre başka bir işe de giremediler. Aileleriyle birlikte 30 bine yakın insanı doğrudan etkileyen duruma karşı birçok şehirde eylemler sürüyor.
20 yıldan fazla süredir çalışan işçilerin de olduğu yüzlerce işçi, hakları için sesini yükseltiyor.
Mağaza müdürleri, bazı restoranların kira sözleşmelerinin de kendilerinin üzerine olduğunu dolayısıyla kira ve fatura borçlarının da kendilerine kaldığını; hiçbir mesai ücreti almadan gece gündüz bu şirket için çalıştıklarını ifade ediyor.
İlkem Şahin’in, konkordato kararından yalnızca bir hafta önce yine kendisine ait olan Krispy Kreme şirketini eşi Elif Gökçe Şahin’e devrettiği ortaya çıktı. Bu aleni bir şekilde mal kaçırmadır. Konkordato talep eden şirketlerde mahkemelerce dürüst olma gereklilikleri aranmasına rağmen İlkem Şahin’in konkordato talebi çok kısa bir sürede kabul edilmiştir. Oysa sendikalara yetki itirazlarının, işçi alacak, iş kolu değişikliği gibi hızlı karara bağlanması işçiler lehine olan davaların aylarca hatta senelerce sürmesi de hukukun devlet eliyle patronlar lehine kullanıldığının bir başka örneği.
İşçilerin bu sahtekarlığın ve hırsızlığın peşine düşmesi sonucu 31 milyon TL borcu ve 78 şubesi olan Krispy Kreme, İş Gıda’nın borçlarına kefil olması nedeni ile konkordato talep etmiş ve mahkeme 3 aylık geçici mühlet vermiştir.
İşçiler bazı tedarik sorunları olduğunu, meselenin buraya varacağını anlamadıklarını ancak İlkem Şahin’in iflasının planlı olduğunu, bile bile kendilerini son ana kadar çalıştırdıklarını belirtiyor.
Sermaye Birikiminin Güvencesi: Konkordato
Konkordato, “borçlarını ödeyemeyen şirketlerin, alacaklılarıyla anlaşarak borçlarının bir kısmını ödeyip bir kısmını da yeniden yapılandırmasına” olanak tanıyan bir süreç olarak tanımlansa da patronların devlet eliyle ve hukuk yoluyla sermaye birikimini sürdürme planı olduğu açıktır. Bu gerek hukuki işlemlerin süresi, gerek sürecin gereklilikleri, gerçekliği itibariyle birçok örnekte sabittir.
Konkordatotakip.com verilerine göre 2024’te 1.723 konkordato başvurusu yapılmış ancak detaylı araştırıldığında bu şirketlerin bir şekilde gemilerini yürüttükleri anlaşılır.
2024 bitmeden aralık ayında yapılan konkordato başvurularında 219, 2025’in Ocak ayında 231, Şubat ayında ise 163 geçici mühlet kararı verilmiştir.
Büyük sermaye grupları “zor zamanlarını” devlet ile masaya oturarak, ekonomi politikaları belirleyerek, teşvikler ve vergi indirimleri alarak atlatıyor. Daha küçük sermaye grupları ise mal kaçırarak konkordato süreçlerine başvuruyor. Konkordato benzeri haklardan yararlanmak için fabrikalarında yangın çıkaran patronların sayısı da az değil. Böylelikle borç yükünden kurtulmanın bir yolunu buluyorlar.
Bu şirketlerin başka isimler, şirketler, ülkeler aracılığıyla sermaye birikimlerini sürdürmeye devam ettiği bilinen bir gerçek. Konkordato süreçlerinde işçilerin hakları öncelikli olmasına rağmen bu ancak büyük mücadeleler sonucu alınabiliyor. Fabrikalardaki malları kaçırma, bankaların ya da alacaklıların mülklere el koyması oldukça sık rastlanan bir durum.
Bu hukuksuz işlemlere göz yumuldukça hatta yol verildikçe İşçilerin demirbaş nöbetleri, konkordato itirazları, alacak önceliklerinin peşine düşmesi gibi süreçler olmadan hakkını alması pek mümkün olmuyor.
KFC işçileri “kurumsal firmada böyle bir şeyin başımıza geleceğini hiç düşünmüyorduk” diyordu. Bu satırların yazıldığı günlerde ise Esenyurt’ta HepsiJet depo işçilerinin direnişini duyup gelen bir grup işçi, çalıştığı fabrikanın konkordato ilan ettiğini, patronun fabrikalardaki makineleri kaçırdığını, tüm haklarının ve ücretlerinin içeride kaldığını, ne yapacaklarını bilmediklerini ifade ediyordu. Konkordato artık herkesin başına gelebileceği ya da rastlayabileceği bir patron-devlet hamlesi olarak karşımızda duruyor.
İşin hukuki yanı bir yana patronlar bu gücü ve cüreti işçi sınıfının örgütsüzlüğünden gelen güçsüzlüğünden alıyor…