MEB ve sermaye kıskacında yükselen bir mücadele; özel sektör öğretmenleri

Burak D./ İpek Karanfil

Sermayenin eğitimde yükselttiği neoliberal politikaların bir sonucu olarak, işçi sınıfı, sınıfın yeni bir bileşeni ile tanışıyor; özel sektör öğretmenleri. Özel kurslardan, rehabilitasyon merkezlerinden, vakıf üniversitelerinden, özel okul öncesi eğitim kurumlarına kadar binlerce öğretmen bu sektörde çalışıyor. Çoğu öğretmen ise kayıt dışı bir biçimde ya da farklı iş kollarında gösterilerek sektördeki varlığını sürdürüyor. Yıllardır sektörde biriken sorunlar ve patronlarla MEB’in işbirliğinde nefes alma alanı dahi daraltılan özel sektör öğretmenleri örgütlenerek, sesini yükselterek ve sendikalaşarak serbest piyasacı kâr odaklı sermaye sisteminin çarkına çomak soktu. Öğretmenler odasında fısıltılarla başlayan birikerek büyüyen öfke, eğitim emekçilerinin, işçi sınıfının alanlarda sözünü esirgemeyen, taleplerinin kavgasını veren sendikasıyla “Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’yla” somutlaştı. “Eski” sendikacılık anlayışından kopuşan yeni nesil işçi sınıfı, bu böyle gitmez dedi. Taleplerini ve öfkelerini örgütlü ve hak alıcı bir öz güç haline getirdi.

Bu mücadele; belirli süreli iş sözleşmeleri kisvesi ile iş güvencesiz bırakılan, kârını düşünen patronların hiçbir yasal temele dayanmayan keyfi ekonomik politikaları belirlemesi, devlet politikasının buralara dair öğretmen lehine değil patron lehine saf tutması, sermaye baskısının adeta yedek baskı gücü cinsiyetçi, ırkçı mobbingleri, üstü banknotlarla örtülen taciz ve şiddetler, serbest rekabetçi kâr odaklı sermaye sisteminin bir sonucudur. Bunlara karşı çözüm yolu ve çözümün ta kendisi olarak öğretmenlerin omuz omuza yükselttiği sendikal mücadele sermayenin önüne taş koymaya devam ediyor. Bireysel öfkelerin ve taleplerin bireysel olmadığı ve bireyselde kalmadığı bu mücadele hattının kendiliğindenliğe bırakılmadan organize ve örgütlü taleplere dönüştüğünü görüyoruz.

Öğretmenler neden örgütlenmeli? MEB ve sermaye ittifakına karşı nasıl güçleniriz?

Bir devlet ve patron işbirliğinin sonucu olarak Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası 10 no’lu torba iş koluna taşındı. Birbirinden bağımsız sektörlerin bulunduğu 10 no’lu torba iş kolu ve yüzde 1 üyelik barajı, sendikaları işlevsiz kılan, yetki alanını daraltan, TİS ve grev hakkı gaspını da beraberinde getiriyor. Torba iş kolu içerisinde sektör olarak birbiri ile bağlantısı olmayan birçok işçinin ve özel sektör öğretmenleri sendikasının patrona yem edilmeye çalışılması ve bunu milli eğitim bakanlığı çalışma bakanlığı ile ortak güdümlü olarak yapması bize gösteriyor ki; bu devlet sermayenin kurumsal hegemonyasının aracından başkası olamaz.

Mücadelemizin çıkış yolu; Özel Sektör Öğretmenleri Sendikas’ıdır. Örgütlü gücümüzle değiştirdiklerimiz, kazandıklarımız, örgütlülüğün ne derece hak alıcı olduğunu gözler önüne sermektedir. Unutmayalım ki biz varsak onlar var biz yoksak kimse yok.

Taban Maaş uygulamasının geri kazanılması, usulsüz çift sözleşmelerin yerine öğretmen hakkını gözetecek kamuya denk belirsiz süreli sözleşmelerin özel sektör öğretmeni için de yasal statüye kavuşturulması, insanlık dışı çalışma saatlerine son verilmesi ve işimizin yasal güvence altına alınması ancak birliğimiz ile mümkün. O halde sınıflarda verdiğimiz derslerin daha güzel günlerde verilebilmesi için şimdi MEB’e ve patronlara dersini vermenin tam zamanı!

 

Yazar

Scroll to Top