Bu metin, 11 Haziran 2025 tarihinde Karayolları Taşıma İşçiler Sendikası’nın (KATAŞ-SEN) 3. İşçi Okulu – Söz İşçinin serisi kapsamında Volkan Yaraşır ile düzenlediği, “Mobingle Mücadele Yolları ve Karşı Stratejiler” başlıklı seminerde Ekmek ve Onur üyeleri tarafından alınan notların derlenmesiyle hazırlanmıştır.
Mobbing hakkında konuşmak, sistemi iyi tanımayı ve tanımlamayı gerektirir. Kapitalizm emek, doğa ve kadın üzerinde tahakküm kurar. Bu tahakküm doğrudan zorla değil, dolayımlar üzerinden işler.
Kapitalist devletin işlevi bu dolayımları üretip sürdürmektir. Zor tekeliyle sermayeyi korur, özel mülkiyeti garanti eder, baskı mekanizmalarıyla süreçleri tahkim eder. Marx Kapitalizmi genelleşmiş meta üretimi olarak inceler, genelleşmiş meta üretimi, emek gücünün metalaşması ve bunun satın alınması, emek gücünün tahakkümünü doğurur; egemenlik altına alır. Yani işçi için emeğin, emek gücü olması ve emek gücünü satması köleliği ve otsul bir yaşamı dayatır. İşçi sınıfı sadece sömürülmez; sömürülmesi ile birlikte aynı zamanda değersizleştirilme stratejisine maruz kalır ve işçi tahakkümü içselleştirir.
Mobbing nedir?
Mobbing, sürekli, sistematik baskı hakaret ile karakterizedir. Öz-saygı yitimi, ruhun kötürümleştirilmesi halini doğurur. Değersizleştirilme, artı değerin ayrılmaz bir parçasıdır, üreticisi ve sürdürücüsüdür. Patriyarkal kapitalist düzen, işçinin bu tahakkümü içselleştirmesinin ideolojik ve kültürel bir yoludur. Mobbing emeğin yönetildiği bir strateji, tam biatın sağlanma yoludur.
Sistematik değersizleşme sonrası işçide; gücünü fark etmeme, kendisine yapılan yorumları kabul etme, mobbingi normalleştirme görülebilir, bu muamele doğallaşabilir. Uygulanan sistematik şiddet, sınıfı atomize etmenin bir yoludur. Mobbing aynı zamanda bir yıldırma aracı olarak işlev görür; mobbinge dayanamayan işçinin istifa etmesi şeklinde bir işten çıkarma stratejisi, işçinin haklarını vermeme aracıdır da. Mobbingi, sömürüyü ve baskıyı derinleştirme stratejisi olarak ezen sınıfın bireysel ve kişisel olmayan sistematik şiddeti olarak okumamız gereklidir. Mobbing sadece kişiyi değil bütün işçi sınıfını hedef alır.
Mobbing’i nasıl anlarım, nasıl tanırım?
“Mobing nasıl görünür” sorusuna verilecek yanıtları şöyle sıralayabiliriz; kişinin kendini ifade etmesinin engelleme, azarlanma, sesli emir verme, sesli konuşması, bağırması, sürekli eleştiri, işyeri aktivitelerinden uzaklaştırma, şiddet ve tacizle tehdit, yalnızlaştırma, kişinin değer yargılarını aşağılama ya da küçümseme, ailesi, özellikleri ile alay etme, dedikodu çıkarma, yok sayma, mesleği ile ilgili değersizleştirme hamleleri, doğrudan saldırı ve tehdit; kişiliğe, kimliğe, meslek, inanç, ritüellere saldırı gibi.
Mobbing anlamak her zaman kolay olmaz, yaşanan şeyleri ilk etapta anlamlandırmak bizi zorlayabilir. İkilemde kaldığımızda vücudumuz ve hissettiklerimiz bize cevabı verir. Fiziksel anlamda verdiğimiz tepkiler bunun işaretleri olabilir. Boğazda yumru, göğüste sıkışma burada ‘bir problem var”ı gösterir. Bedeninde o çekilmeyi hissettiğin an “Sen bana mobbing uyguluyorsun” dediğimizde bunun önünü kesmek için büyük bir adım atmış oluruz. Mobbing uygulandığında bunun adını koymak, görünür kılmak, yüzleştirmek mobbingin önüne geçebilir. Ancak her zaman böyle bir tepki vermek mümkün olmaz. Bu da tepki vermek kadar normaldir, her zaman istediğimiz gibi gitmez işler. O an şaşıp kalabiliriz, anlamayabiliriz, anlamlandıramayabiliriz, içimizde bizi kendimizden şüphe ettiren düşünceler oluşturabilir. Burada her zaman ikincisinin de geleceğini bilerek hareket edeceğiz. Vurguladığımız gibi bu sistemli ve sürekli bir saldırı olarak karakterizedir. Bir kez tanıdığımızda sonrasında gelecek olanlarla mücadele etmek için hazırlanabiliriz.
Mobbingi görüp tanımanın ardından hatta belki ne olur ne olmaz diyerek ilk işe girdiğimiz zamandan itibaren bir ajanda tutarak işe başlayabiliriz. Buna ‘Mobbing Ajandası’ diyelim. Mobing Ajandası kanıt oluşturmak ve bilgi toplamanın düzenli ve sistematik bir yoludur ve mobbingin görünür kılınmasını kolaylaştırır. Mahkemeye sunulacak dilekçenin iyi yazılması ve güçlü delillere belgelere dayanması, vaka kayıtları ile desteklenmesi elimizi güçlendirir. Dilekçeyi verdikten sonra evrak kayıt numarasını almayı atlamamanın önemli olduğunu burada üstüne basa basa söylemeliyiz.
Mobing ile mücadelede karşı stratejiler nelerdir?
‘Mobbing ajandası neyi içermeli?’ sorusuna verilecek en basit yanıt ‘her şeyi’ olacaktır Örneğin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik İletişim Merkezi ALO 170’i aradık ve konuştuk, bildirdik. Bu tarihte ve saatte aradım, bunu dedi, gibi bütün iletişim ve etkileşimler arşivlenmelidir. Hukukta ispat önemlidir ancak kuvvetli olasılık da önemlidir. Topladığımız ve arşivlediğimiz bütün belgeler, etkileşimler bu iki sonuca da katkı sağlayacaktır.
Mobbingin, bizden kaynaklı herhangi bir problemden değil sistemin sürdürücüsü olduğunu bilmek bize yöneltilen şiddete karşı kendi benliğimizi korumamızı kolaylaştıran bir kalkan olacak.
Bu süreçte yine mobbing ajandalarımızı tutacağız. Ajanda içinde basit, küçük, büyük demeksizin tarafımıza yapılan her saldırı ve teşebbüsü not edeceğiz. Yapılan saldırıları etrafımızdaki arkadaşlarımızla, yakılarımıza paylaşacağız. Örneğin “Ayın 11’inde bana bu yapıldı; anneme, babama, arkadaşıma söyledim, anlattım. Mümkünse işyerindeki arkadaşlarla konuşmak faydalı olacaktır, bu konuda işyerinden Ahmet ve Ayşe haberdar gibi… Sendikamız var ise, onunla bağ kurmak da önemlidir. Sürecin olabildiğince örgütlü ilerlemesi oradaki bütün işçilerin faydasına olacaktır. İş arkadaşları, sendikalar, dernekler örgütlenilebilecek alanlara örneklerdir. Burada şunu not düşmek faydalı olacaktır; sendika her zaman beklenen tepkiyi vermeyebilir, mobbingi olağanlaştırıp normalleştirebilir, süreci değersizleştirebilir, sistemin yaptığı gibi bizi değersizleştirebilir. Dolayısıyla sendika içi örgütlenme olabileceği gibi, sendika karşısında da bir örgütlenme olabilir. Burada önemli olan mobbinge karşılık vereceğimizi ve toplu olarak karşılık verileceğini karşı tarafa bildirmek ve göstermektir.
Süreç boyunca yazılı bir şekilde iletişimi yürütmek çok önemli. Her şeyi gösterebilelim, tutanak tutalım, iş arkadaşlarımızı, sendikayı şahit yazalım. Tutanak tutamadığımız da iş yaşamının doğal seyrinde kullanılan Whatsapp, e-posta gibi iletişim kurduğumuz her uygulama ve kanal üzerinden bu kanıtları toplamaya, tanıklık oluşturmaya özen gösterelim. Sözlü kanıtların yanı sıra olabildiğince yazılı olacak iletişimleri tercih edelim. Yazılı olması, dökümante edilebilmesi, daha kolay kanıt oluşturabilmesi açısından önemli. Bunlarla birlikte genel müdürlüğe, insan kaynaklarına yaşanan süreci anlatalım. Bunu bir e-posta ile yapabiliriz. “Ben böyle bir mobbinge maruz kalıyorum, gereğinin yapılmasını arz ederim” gibi bir içerikle bunu deklare edelim.
E-postalar, whatsapp yazışmalarının yanı sıra taktiksel olarak öneme sahip bir diğer kanıt ise sağlık raporlarıdır. Mobbing psikolojik olarak yıpratıcıdır, bizde derin yaralar açar. Burada psikiyatriya gitmek, oradan görüşler almak yine kıymetli olacaktır. Aynı şekilde işyeri, atölye genellikle 7/24 izlenen yerlerdir, görüntü kayıtları, konuşurkenki görüntülerinizi almak da faydalıdır. Bunlar küçük küçük ancak bir bütünlük içerisinde anlamlı olacak ve sonuç verecek delillerdir. Yine süreci belgelemek adına aranabilecek yerleri de belirtmekte fayda görüyoruz:
Alo 170 (Çalışma ve Sosyal Güvenlik İletişim Merkezi):
Başvuru sonrası 72 saat içinde dönüş yapılması gerekir. Başvurunun takip numarası mutlaka alınmalı.
CİMER, şikayet ve başvuru yapılabilir.
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK):
Mobbing ve ayrımcılıkla ilgili durumlarda başvuru yapılabilir. Kapsamında insan onuru, eşitlik ve çalışma hakkı varmış.
İş Müfettişliği / Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı:
Kurum içi denetim başvurusu için doğrudan yazılı dilekçeyle veya e-Devlet üzerinden başvuru yapılabilmektedir.
Mobbinge karşı tepkimizi koyduktan ve aktif olarak karşı gelmeye başlamamız sonrası karşı taraftan bir misilleme gelecektir. Bu süreçte bizi yalnızlaştırmaya çalışacak ve yıldırma politikası yürütecektir. Dedikodular başlatabilir, İş arkadaşlarından yalıtmaya çalışabilir. Burada iş arkadaşlarımızın tepkileri ve davranışları hayal kırıklığı yaratabilir, gerçekten yalnız hissedebiliriz. Ancak hatırlamamız gereken bu yalnızlık hissi de uygulanan şiddetin bir parçasıdır, bu duyguya teslim olmadan mücadelenin bizim karakterimize yapılan bireysel saldırılar olmadığını, herkesi korkutmak için yapılan planlı ve sistemli misillemeler olduğunu hatırlamak bizi koruyabilir. Sürece karşı gelmek cesaret isteyen bir davranıştır, bu davranışın cezalandırılması diğer işçilere de bir gözdağı niteliği taşır. Korku nasıl bulaşıcıysa cesaret de bulaşıcıdır ve cesur işçilerin bir araya gelmesi onların korkulu rüyasıdır. Arkadaşlarımız bizi beklediğimiz gibi sahiplenmediğinde bunun bir öncülük faaliyeti de olabileceğini akılda tutmak gerekir.
Hukuki süreç nasıl işler?
Mobbing süreci genellikle literatürde “6 aylık bir periyot” olarak tanımlansa da, daha kısa süreli (3 ay, 1 hafta gibi) sistematik taciz ve baskılar da mobbing kapsamında değerlendirilebilir. Süre ne olursa olsun, her adımı kaydederek ajanda tutmaya devam edilmelidir. Süreklilik ve sistematiklik burada belirleyici unsur olacaktır. Hukuki olarak 6 ay vs denilmesine karşın şu an 1-2 aylık mobbing süreçleri dahi deliller varsa hukuki olarak geçerli sayılabilmektedir.
Günümüzde mobbing TCK’da bir suç sayılmaz. Dünya’nın kalanına baktığımızda ise: İskandinav ülkelerinde bu durum psikolojik suç kapsamına girer. Diğer metropollerde ise, iş sağlığı ve güvenliği bağlamında suç kapsamına alınır ve kurumsal sorumluluğun yerine getirilmemesi olarak değerlendirilir.
TCK’da suç sayılmamasına karşın ilgili davalarda kullanılabilecek ilişkili kanunlar aşağıdaki gibidir;
TCK 96 – Eziyet
TCK 125 – Hakaret
TCK 123 – Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma
TCK 132 – Haberleşmenin Gizliliğini İhlal
TCK 133 – Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması
TCK 225 – Genel Ahlaka Aykırı Davranışlar
Mobbing işçinin onuruna yapılan sistematik saldırıdır. İşçi sistemin dayattığı değersizlik hissi karşısında mobbinge açık hale gelir. Değersizleşmeyi içselleştirebilir, maruz kaldığı muamele ile özdeşleşmesi sonrasında mobbing karşısında hissettiği öfke kendine yönelebilir. Mobbing süreciyle başa çıkmak, ona karşı direngen bir tavırla mücadele etmek duygusal anlamda zorlu bir süreçtir. Burada etrafımızdaki yoldaşlarımızla konuşmak, dertleşmek ve yaşadıklarımızı paylaşmak bu şiddet karşısında kaybolmuş ve çaresiz hissetmemizin önüne geçer. Mücadeleci sendikaların ve işçi örgütlerinin mobbinge ayrı alanlar açması, telefon hatları kurması, işçinin kişiliğini saygınlığını dejenere eden her şeye karşı mücadelenin bütünsel yürütülmesinin koşuludur. İşçi sınıfının birbiriyle dayanışması ve örgütlü mücadelesi, sınıfın dışarıdan gelen her saldırıya karşı yıkılmaz bir kale olabilmesini sağlar.
Kendimizden şüphe etmeden mobbingin üstüne yürüyüp onurumuzu koruduğumuz bir yol daha var. Mücadele tarihimiz bize bu gücü veriyor. Rıza Kuas’ın işçiye potansiyel hırsız muamelesi yapılan ve onuruna saldıran işe giriş çıkışlarda üst arama uygulamasına karşı başlattığı “Üstünü aratma” kampanyası pusulamızdır.
İşçi sınıfının ekmek ve onur kavgasının garantörü taban örgütlenmeleridir.
Bu bağlamda yine bir başka işçi önderi Kenan Budak’ın “117 işyeri vardı, 117 işyeri komitemiz, 117 işyeri temsilcimiz” pratiği bir başka pusuladır.
İşçi sınıfının mücadele tarihi bize bunu makineleri kırarak, Kavel Kablo’da grev hakkı için direnen işçilerle, Tariş direnişi ile bütün bu süreçleri ev içi emeği ile mümkün kılan kadınlarla ve daha nice örnekle göstermektedir.
Mobbinge karşı parolamız bir sınıf ve bütün olarak “İşçiye kalkan eller de sallanan parmaklar da kırılır!” olmalı.